Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR

İman’ın Şartları ve İmansız Olan

Dünya okulunda bulunuşumuzun nedenlerinin başında, iman edenlerimizin içtenliğinin nimet ve sıkıntılar temelli sınavlarla belirlenebilmesi için olduğu Ankebud-2-3 ve Al-i İmran-140-141. ayetlerde belirtilmiştir.

Ankebud-2. İnsanlar, sadece ‘iman ettik’ demekle, artık hiçbir sınava tabi tutulmayacaklarını mı sanıyorlar? Bu düşünce kesinlikle yanlış! 3. Biz daha önceki nesillerden “iman ettik” diyen­leri de, çeşitli sınavlara tabi tuttuk. Aynı şekilde Allah, sizleri de sınavlara tabi tutarak içtenlikle iman etmiş olanlarınızla olmayanlarınızı belirleyecektir.

Al-i İmran-141.……. İşteAllah böylece, gerçek iman edenler ile tek Allah olduğunu red edip şirk-ortak koşup küfre sapmış olanları belirlemiş olur.

İman’ın beş gaybe, yani bilinmeyene içten inanma ve benimseme olduğu Bakara-177, 285 ve Nisa-136’ncı ayetlerde, ayrıca Bakara-136’ncı ayette ise bu şartlardan ilki ve en önemlisinin sadece Allah’a teslim olup şirk koşmamak olacağına da dikkat çekilmiştir.

Bakara-177. Ey Yahudi ve Hıristiyanlar!Erdemli /makbul kişi oluş, sadece yüzünüzü doğu ve batı yö­nüne çevirip çevirmemeniz ile /sadece namaz kılmakla ilgili değildir. Asıl makbul kişi oluş Allah’a, ahret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmak……………..

Bakara-285. Elçi /resul, Rabbinden kendisine indirilene /Kur’an’a inanıp iman etti, tebliğ ettiği muhkem /değişmez amaç hüküm buyruklarına inanan müminler de. Hepsi Allah’a, Ahrete, Meleklerine, kitaplarına ve elçilerine içtenlikle iman ettiler ve “Elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmadan, işittik ve uyduk………..

Nisa-136. Ey insanlar! Allah’a, buyruklarını bildiren elçisine, el­çiyle indirdiği kitaba /Kur’an’a ve daha önceden indirdiği kitaplara içtenlikle /tam bir teslimiyetle iman edin. Kim Allah’ı, Meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve Ahret gününü inkâr ederse /küfre saparsa, yanlış yola iyice sapmış ve doğru yoldan iyice uzaklaşmış demektir.

Bakara-136. Devamla yine onlara; “Biz, Allah’a, bize Kur’an ile indirilene, İbrahim, İsma­il, İshak, Yakup ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, İsa’ya ve Rabbi tarafından tüm peygamberlere ve­rilenlere inanırız. Bunların hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz sadece Allah’a teslim olanlarız /Müslümanlarız” şeklinde cevap ver.

Yine sınavlardan birinin de Allah rızası için olacak çabalarımızda ve sadece Allah’a içten bağlanmış olmanın bir göstergesi olarak, özellikle malı ve canı ile cihad /içten mücadele edip etmemek olduğu, da Hucurat-15’nci ayette açıklanmıştır.

Hucurat-15. Ya Muhammed!Yine onlaraMüminlerden Allah’a ve resulüne içtenlikle /kalben iman etmiş olanlar, en ufak bir çekince duymadan malları ve canları ile Allah’ın tek ilah olduğu ve buyruklarının gerçekliği yolunda ve sadece Allah rızası için mücadele /cihad ederler ve işte onlar Allah ile yapmış oldukları ahdlerine sadık olanlardır” diyerek iman etmenin ne demek olduğunu açıklamana devam et.

Ayetlerde belirtilmiş olan 5 konuya iman etmenin şartlarının hiçbirine iman etmeyene Ateist, sadece Allah’ın tekliği ve varlığına iman edene ise Deist denmektedir. Hz. Muhammed’e iman etmiş toplumlarda halen uygulanmakta olan ve daha çok Kur’an dışı gelenekler, hurafe ve rivayetlere dayandırılmış olan ve din denilen uygulamaların olumsuz örneklikleri, son yıllarda Ateistlik yanında özellikle Deist görüşün gittikçe yaygınlaşmasına neden olmaktadır.

Kur’an’da, içten iman etmiş olmanın birçok avantajlar sağladığı, imansıza da nasıl yaklaşıldığı belirtilmiştir. Önce imansız veya içten iman etmeyenin karşılaşacağı olumsuzluklara, sonra içten iman etmenin faydaları ve önemine değinelim:

-Hud-107. ayette, imansız ve günahkâr olanın Cehennem’de uzun sürelerce kalacağı belirtilmişken, içten imanlı olanın ise daha kısa ve geçici bir süre kalacağı vurgulanmıştır.

Hud-107. Cehenneme özgü gökler ve yaşam yeri devam ettirildikçeonlar da orada devamlı kalacaklardır. Ancak Rabbin uygun buldukları, yani buradaki eğitimi başaranlar /içten imanlı olanlar hariç. Şüphesiz Rab, konulmuş olan ezeli ve ebedi evrensel kurallara göre yapılması uygun olanları belirleyip gerçekleştirendir.

Demek ki Cehennemde kalış sonsuz değil, oraya ait yer ve gök durduğu sürelerce olacaktır. İmanlı, fakat günahkâr olan, karşılık olarak vicdan azaplı ve keşke pişmanlıklı azabını çekecek veya ıslah olacak, sonra Cennete geçecektir. İmansız ve günahkâr olan ise suçu kabarık olduğundan, jeolojik kıyamete kadar Cehennemde kalacak demektir diye düşünüyorum. Gerçeği ancak Allah bilir.

-Hem İmansız ve hem de şirk koşmakta olanın bütün olumluluklarına sadece Dünya yaşamında karşılık verileceği ve ahrete yansımayacağı, içten imanlı ve şirk koşmayana ise hem dünyada, hem de ahrette karşılık verileceği İsra-18’nci ayette açıklanmıştır.

İsra-18. Tam bir imanının olmaması sonucu kim sadece acele eder ve bu geçici dünya için istekte bulunur ve çaba gösterirse, uygun bulduğumuz üzere ona istediklerini veririz. Ancak ahrette, ortak-şirk koşup bildirilenleri inkâr ederek küfre saptığı için, huzurumuzda kınanmış ve kovulmuş bir şekilde onu Cehenneme s­okarız.

Benzer açıklamalara ayrıca A’raf-147, Hud-16, Kehf-105 ve Nahl-97. ayetlerde de değinilmiştir.

Hud-16. Ancak bunlardan iman etmemiş olanlar için, ahrette ateş /pişmanlık /sıkıntı olacak ve Dünyada kazandıkları servetlerin ve olumlu da olsa amellerinin hepsi ahrette boşa çıkacaktır.

Bu duruma göre, demek ki iman durumuna bakılmaksızın her Dünya maddesini isteyene, istediği verilmektedir. Olumlu amellerin ahret hesabına girmesi için de, kişinin iman etmiş olması ve şirk koşmamış olması gerekiyor. Çünkü olumlu ameller, iman temelli değilse ve şirk koşulmayla birlikteyse, faydaları ve etkileri Dünya yaşamında karşılıkları verilmek üzere sınırlı kalmakta ve ahrete yansımamaktadır. İman ise Allah ile insan arası bir ahret hesaplaşması meselesidir.

-İçten imanlı olmayanın, bütün şekilsel ibad etme ve ibadet etme /kulluk etme yöntemlerinin de içten olmayacağı ve ikiyüzlü /münafık olanın bir davranışı olarak sayılacağı üzerinde durulmuştur.  Yaptığı ibad etme ve ibadet etme uygulamasının gösteriş temelli olup, sadece Allah’ın rızası öncelenmemiş olacağı için de Allah’a şirk-ortak koşma olarak değerlendirileceği, Maun-4-5-6, A’raf-55, Müminun-2 ve Nisa-142. ayetlerde belirtilmiştir.

Maun-4. Yazıklar olsun böyle musallilere /salâtı /birlik bilinci oluşturma toplantılarına katılmayı (bazen de Kur’an’ı öğrenmeyi ve namaz kılmayı) gösteriş için uygulayanlara.

A’raf-55. İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle /samimi bir inançla /tedarruan /gittikçe eğilerek /rüku ve secde ederek /ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz /gizli ve kısık bir sesle dua edin. Çünkü Allah, gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri /dua ederken bu riyakâr davranışları nedeniyle sevmez.

-İmansız ve şirk koşanların kuru kalabalık olduklarına ve yardım edilmediklerine değinilmiştir.

Enfal-65. Ve müminleri savaş edecek şekilde hazırla. Sizden yeterli bir aske­ri eğitim almış ve sabırlı olup güçlüklere göğüs gerecek yetenekli yirmi kişi olsa, şirk-ortak koşup küfre sapmış inkârcılardan iki yüz kişiyi, yüz kişi olsa, bin kişiyi yenebilir. Çünkü onlar, imansız ve Allah’ın yardımının olmayacağı kuru kalabalık bir topluluktur.

-İman etmemekte ısrarcı olanların, artık ümitsiz birer vaka olarak kabul edilip Kur’an’da bildirilen gerçekleri anlamamak üzere kalplerini paslandırmış olacakları ve bu nedenle de mühürleneceği birden fazla ayet ile vurgulanmıştır.

Mutaffifin-14. Hayır! Hayır! Böylelerinin olumsuz amelleri kalp­lerini paslandırıp katılaştırmış /muhakeme yeteneklerini ve merhamet duygularını yok etmiş ve zarara sokmuştur.

Bakara-6. Ya Muhammed! Şirk-ortak koşup, bildirilenleri inkâr ederek küfre sapmışları, aracılığınla bildirdiğimiz gerçeklere sırt dönmüş olduklarından, ne yaparsan yap de­ğiştiremezsin ve kesinlikle inanmak istemezler. 7. Bu tutumlarından dolayı Allah, öylelerinin kalple­rini ve kulaklarını mühürler, gözlerini de perdeler. Ve gerçekleri anlama özelliklerini artık kaybetmiş hale gelirler.

Aynı şekilde iman etmemekte ısrarcı olanların, yine anlayışlarını kesmek üzere boyunlarına sanki demir halkalar takılmış gibi engeller konacağı Yasin-8’nci ayette de vurgulanmıştır.

Yasin-8. Sen hiç merak etme. ÇünküBiz, bu inanmamakta kendi istekleri ile direnenlerin boyunlarına, çenelerine kadar uzanan demir halkalar takacağız da, bu yüzden kafalarını dik tutsunlar ve hiçbir tara­fa da çeviremesinler. 9. Ayrıca önlerinden bir set /engel ve arkalarından da bir set /engel çekerek, gerçekleri görmelerini engelleyeceğiz. Böylece de artık hiçbir şeyi fark edemeyecekler.

-Yine iman eden gibi, iman etmeyene de hak etmesi yanında, içten arzu ettiği takdirde nimetler verilmekte ve “Hakkın dağıtımında adil, eşit konumda olanlara da eşit davranılmaktadır”.

İsra-20. İnanan ve inanmayan herkesi, Dünyada, Rabbinin nimetlerinden yararlandırırız. Dolayısıyla Rabbinin nimetleri hiç kimse için kısıtlanmamıştır.

Haftaya kalığım yerden konuya devam edeceğim. İnşallah!……

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR” ve “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER