Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İstanbul’da ‘Gastronomi Köyü’

Hatay’dan Muğla’ya, Rize’den Muş’a…

Hatay’dan Muğla’ya, Rize’den Muş’a…

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe: “Ormanın içinde, 100 dönüm arazide, binaların olmadığı, ahşap bungalovlardan bir köy kuracağız. 81 kentimize öneri götürüyoruz.”

Uzmanların sık sık açıkladıkları gibi… Normal turistle gastronomi turistini kıyaslarsanız, gastronomi turisti, 7 kat daha fazla para harcıyor, harcamasının 5’te biri ise yeme içmeye gidiyor. Gastronomi turisti, Türkiye’ye geldiği zaman, 7 gün kalıyor. Normal turist ise ortalama 8, 9 gün kalıyor. Gastronomi turisti, daha az sürede, çok daha fazla para bırakıyor.

-YÖRESEL YOK-

Bu konuda konuşan Hataylı bir turizmci şöyle konuştu:

“Bizler, Hatay coğrafyasının Gastronomik kimliğini, yemek zenginliğimizle sunmaya çalışıyoruz hep. Hep dediğimiz bir şey var; 600’ü aşkın yemeğimiz var, şeklinde! Ancak bu zenginliğe menülerinde yer veren kaç restoranımız var, bunu biliyor muyuz? Emin olun, buradaki restoranlar çok da yöresel yermek sunma derdinde değil! Kebaplar, tepsi et, belki bir iki tane bu şehri anlatan hikâyesi olan yemek, ama çokça da meze. Hepsi bu! Ancak dediğiniz, üstüne basa basa bahsini yaptığımız gastronomi turisti bunu değil, fazlasını ister. Ağırlandığı yerde amacı yemek yemek değil, ama o yemeğin hikâyesini dinlemek, her tadımda da o hikâye ile ayrı bir yolculuğa çıkmaktır. Bunu yapabiliyor muyuz, buna cevap verelim.

Dürüstçe, yapamıyoruz! Bu konuda bir çalışmamız da yok! Resmi bir yol haritamız ise hiç yok! En şık restorana bile gitseniz, o sürekli tekrar edilegelen 600’ü aşkın yemeğin neredeyse hiç birini bulamıyorsunuz. Çünkü popüler olanı satmak gibi bir endişemiz var. Bence sektörün kendisine de, temsilcilerine de bu durum iyi anlatılmalı.

Ancak bunu anlatmadan önce de, sahip olunan Gastronomi Evi’ni bu konuda daha bir amiral gemisi konumuna taşımalıyız! Dost sohbetlerinde konuşulanların özetinde durursak eğer… Birçok kişi, Gastronomi Evi’nin bir restoran gibi çalıştığını ve bu anlamda diğer restoranlarla ciddi bir rekabet halinde müşteri aldığını dile getiriyor. Bu, aslında bir şikâyet! Eldekini kullanma şeklimizle ilgili bir şikâyet.

Dilerim, bundan sonrası için, daha makro bir planlama ile gideriz. Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’nin son açıklamasını bu anlamda değerli buluyorum. Bence, kendimizi anlatabileceğimiz tüm profesyonel noktalarda bulunmalıyız. Ama altını bir kez daha çiziyorum… Profesyonel noktalarda!”

-81 ŞEHİR-

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’nin son açıklaması ile kamuoyuna duyurulan Gastronomi Köyü Projesi; Hatay’dan Muğla’ya, Rize’den Muş’a, 81 kentin binlerce yöreselini ‘gastronomi’ başlığında bir araya getirmeyi amaçlıyor.

Bilindiği gibi, Boztepe, konuya ilişkin son açıklamasında, İstanbul’da ormanın içinde, 100 dönüm arazide, binaların olmadığı, ahşap bungalovlardan bir köy kuracaklarını, bu proje bazında da 81 kente öneri götüreceklerini, bungalovlarda ise bu kentlere ait ürünlerin tadım merkezlerinin olacağını açıklamıştı.

-HİKAYE ŞART-

Türkiye’de Michelin yıldızlı restoran olmamasının nedeninin “politik” olduğunu düşündüklerini vurgulayan Bozyepe, Hatay için yapılan eleştiride yer alan bir kısma da işaret ederken, ‘yemek ve hikâyesi’ başlığında şunları söyledi:

“Türkiye’nin mutfak derinliği 12 bin yıllık olduğu için, buna yıldız verebilecek kapasitede bir denetmen de olduğuna inanmıyoruz açıkçası. Keşkek, bir düğün yemeğidir, bir aşk hikayesidir. Dünyanın en iyi yemek hikayesi ve ödül almış bir yemek. Biz, bunları doğru anlatsak, olay bitecek.

Bu yüzden, biraz da gelen turiste, her yemeğin hikâyesinin doğru aktarılmasını ve şeflerin bilinçlendirilmesini istiyoruz. Her yemeğin bir hikâyesi var. Bunların hikâyesini doğru anlattığımız sürece, bu operasyonlar büyüyecek. Ürünün lezzetiyle öne çıkmanın ötesinde, hikâyesiyle de öne çıkmak zorundayız.”

Tamer Yazar