Akıllı telefonlar, tabletler ve internete kolay erişim sağlayan sayısız cihaz…
Somut paylaşımların azaldığı ve elle tutulur değerlerin erozyona uğradığı, devasa bir oyuk…
İnternetin hayatımızı kolaylaştırdığı kesin…
Bilgiye ulaşmak ve bilgiyi paylaşmak konusunda özellikle…
Ama kimim kimi kullandığında asıl mesele…
Kalabalık içinde yalnızlıktan korkup, kalabalık olan sanal bir dünyaya sığınmak…
Sorgusuz, yayılan her bilgiyi şuursuzca kabul eden bir kullanım şekli…
Sanal şiddetin ve özellikle medyanın yarattığı dilin somutlaştığı bir kırılma anı belki…
Betonlaşan şehirler ve yalnızlaşan bireyler…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre Temmuz ayında 31 kadın cinayete kurban gitti.
Bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 5’i şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 16 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi. 2’si boşanmak, 4’ü ayrılmak ve 4’ü de başka konularda kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
“Medyada şiddet, insanların saldırgan olmasına ya da suç işlemesine neden olmayabilir ama daha zarar verici bir şey yapar. Medyada şiddet, insanları şiddet dolu bir dünyada yaşadıklarına ve dünyayı daha güvenli hâle getirmek için şiddetin gerekli olduğuna inandırır…” diye yazıyor David Trend
Çünkü şiddet kabuğuna çekilme anıdır… Sonrası öfke, daha sonrası bilinç kaybı…
Özellikle de toplumun yarattığı…
Suçun karşılığını bulmaya çalışan ve kendilerini kanundan üstün gören yığınların özellikle… Bu karmaşa, yaşanan şiddeti konuşmak bir yana, çoğu kez körüklüyor…
Suçlulara şunu yapalım, bunu yapalım, diye göğüs gere gere yapılan paylaşımlar cabası… Çünkü şiddet herkesin zihninde…
Kendini kanun yerine koyan ve suçun karşılığını vermeye çalışan yığınların özellikle…. Erkek egemen ağız, her konuşmasında kadın üzerinden konuşur…
Her öfkesinde, her kavgasında, uzmanlaştığını sandığı her konuda ahkâm kesiyor…
Trafikte…
Tribünde…
Evde…
İşyerinde…
Yan bakma,
Çarpışma,
Yanlış bir mesaj veya sıradan bir sanal paylaşım…
Şiddet hemen her yerde…
Özellikle cezayı kendi elleriyle vermek isteyen yığınlarda…
Toplumun yarattığı dil ve tavırdan tutun, dizilerin ve haber bültenlerinin yarattığı şiddete kadar… İnsanlığımıza, çocuk ve kadın bedenine yönelik saldırıların, sıradanlaştığı bir dönemi yaşıyoruz…
Yığınsal öfkenin yarattığı bir rahatlama, toplumsal öfkeyi yatıştırma, bir başka değişle, hiç bir söylem tribüne oynamanın ötesine geçemiyor… Bu şiddet kültürü, hepimizi her gün öldürüyor
Kadın, erkek, çocuk ve güçsüz olanları defalarca…
Çocuk gelinleri konuşmuyoruz artık…
Doğayı…
YORUMLAR