Fiziksel dünya herkes için aynı anlamı taşımıyor veya kavramlar bıkıp usanmadan kendi seçkinliğine oynuyor…
Bilinçli Eşik ya da psikolojik dayanıklılık…
İklim krizi, savaş, pandemi vs. derken yaşam, kendi acısına yaslanıyor…
Bununla birlikte günümüz karmaşası, hemen her şeyle ilgili tanımlamalar yaparken, doğayı hızla tahrip ediyor…
Birleşmiş Milletler verilerine göre; 748 milyon kişinin gelişmiş bir su kaynağına, 2,5 milyar insanın ise gelişmiş bir sıhhi tesisata ulaşım imkanı yok.
Yeraltı suları, dereler, ırmaklar, denizler ve dolayısıyla soluduğumuz hava, yediğimiz yiyecek bile bu durumun kasvetli çemberine hapsolmuş durumda…
Ormanların tahribi
Bilinçsiz avlanmayla, denizlerin yoksullaştırılması
Tarım alanların aşınması
Ve betonlaşmaya terk edilen devasa şehirler…
Çıkar ve hırs ortaklaştıkça, çevreye ve yeşile verilen tahribat katlanarak büyümeye devam ediyor.
Dünya nüfusu hızla büyürken, doğa aynı oranda kirleniyor.
Su kaynakları, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
Buna bağlı olarak biyolojik çeşitliliğimiz gün geçtikçe azalıyor.
Gündem elbette çok hızlı ve sanal dünyada gezinip elde ettiğimiz birçok bilgiyi doğrulatmak çok zor…
Üstüne üstlük televizyon programları, kendine uzman etiketi iliştirenlerle dolu…
Herkes sosyolog, herkes beslenme uzmanı…
Oysa akla ve bilime uygun tutum ve önerilerle hareket etmeli…
Bilim insanlarının önerileriyle…
Sağlıklı ve doğru kararlar alacak bireyler yetiştirmenin önemi her alanda vurgulanmalı…
Doğanın, canlılığın ve suyun geleceği ile ilgili kaygıları bilimsel verilerle değerlendirerek…
Canlılığın hep birlikte yarattığı değerleri büyüterek…
Doğanın geleceğini esas alan sistemler için çalışarak…
Öngörülemeyen yeni dertlere ve hatta felaketlere karşı hazırlık yaparak
Suyun ulaşmadığı kıtalara kulak vererek…
Yoksa her uyandığımız güne hayıflanarak yaslanırız…
Çünkü günümüz karmaşası hemen her şeyle ilgili tanımlamalar yaparken, doğayı hızla tahrip eder…
Bilinçli eşik ya da psikolojik dayanıklılık…
Fiziksel dünya herkes için aynı anlamı taşımıyor veya kavramlar bıkıp usanmadan kendi seçkinliğine oynuyor…
İklim krizi, savaş, pandemi vs. derken yaşam kendi acısına yaslanıyor…
Birleşmiş Milletler verilerine göre; Dünya’da 748 milyon kişinin gelişmiş bir su kaynağına, 2,5 milyar insanın ise gelişmiş bir sıhhi tesisata ulaşım imkanı yok.
Su kıtlığı çeken yaklaşık 1,9 milyar insan sayısının 2050’de 3 milyara çıkması bekleniyor.
Gelişen ülkelerde tüm hastalıkların %80’i su ve temizliğin yetersiz olmasından kaynaklanıyor.
Duşta bir dakikada harcadığımız su (15 Litre), Sahra altı bölgesinde yaşayan insanların içme ve temizlik için kullandığı sudan (7-10 Litre) daha fazla.
20 yıl sonra dünya nüfusunun 1/3′ü şiddetli su sıkıntısı çekecek.
Kübalı doktor Herrera’nın dediği gibi; “Dünya sağlığın bir ticari mal değil, aksine bir temel hak olduğunu anlama fırsatına sahip…”
YORUMLAR