Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Karasu

Maviyle Yeşilin Şarkısı: Gazipaşa’da Bir Anneler Günü Konseri

 

“Sanat, bir halkın ruhudur. Onu yitiren toplum, aynada suretini göremez.”

 

10 Mayıs 2025… Tarih bir kez daha yüreğimize not düştü. Antakya Defne Barış Korosu olarak, depremin ardından yaralarımıza sesle, ezgiyle, umutla merhem olma yolculuğumuza Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde devam ettik. Konserin gerçekleştiği yer, Akdeniz’in maviliğine yaslanan, tarihle doğanın iç içe geçtiği Cragum Antik Kenti idi. Anneler Günü vesilesiyle düzenlenen bu özel konser, iki açıdan anlam yüklüydü: Hem annelerimize bir sevgi selamı, hem de “Antakya” adıyla kurulan 16 kardeş şehirden birinin ev sahipliğinde gerçekleşmesi.

10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan gece, 43 kişilik bir koro kafilesi olarak düştük yollara. Anamur’dan sonra yollar kıvrıldı, virajlar daraldı ama manzara gönlümüzü açtı: maviyle yeşil sarmaş dolaştı gözlerimizde. Yol yorgunluğuna rağmen kalbimizde bir coşku, içimizde bir heyecanla Gazipaşa’ya vardık. Bizi davet eden Gazipaşa Kaymakamı Sayın Selami Korkutata, nazik bir ev sahibinin zarafetiyle yanımıza  geldi, “hoş geldiniz” dedi. Sanatın dostu, yüreği incelikle çarpan bir kamu görevlisi… Onun bu duyarlılığı bize yalnız olmadığımızı, sanatın hâlâ değer gördüğünü bir kez daha hatırlattı.

Ve Cragum… O antik taşlar, o sarp yamaçlardan denize bakan mabet… Sanki Akdeniz, gökyüzüyle birlikte bizleri kucaklıyordu. Konserin başladığı an, yalnızca şarkılar değil; geçmişin yankıları, geleceğin umudu ve bugünün buruk sevinci göğe yükseldi. Salon değil, doğanın ortasında, tarihin içinde bir konser verdik. İzleyenlerin gözlerinde hem ışık hem yaş vardı. Kaymakam Selami Bey’in konser sonunda tüm kadınlara kırmızı karanfil takdim etmesi, bir çiçekten koca bir sevgi ormanı yaratmak gibiydi. Alkışlar kadar, kalpten çıkan teşekkürler yankılandı o akşam antik taşların arasında.

Ertesi sabah, yüreğimizde güzelliklerin mayasıyla ayrıldık Gazipaşa’dan. Kafile sessizdi, ama yüzlerimizdeki gülümseme her şeyi anlatıyordu. Dönüş yolunda, bir başka hüzünle karşılaştık. Antakya’ya adım attığımızda içimizi bir kasvet kapladı. Toz bulutları, hâlâ yıkıntılar arasındaki yaşama inat yükseliyordu. Sıcak yaz yine konteynerlerin içinde karşılanacaktı. Ama sanat, işte tam burada devreye giriyor. Acıyı estetikle dönüştüren, yaraya merhem olan, umudu yeniden dile getiren bir güç olarak…

Bu konser yalnızca bir etkinlik değil, bir direnişin ezgisi, bir varoluşun melodisiydi. Emeği geçen en başta büyük bir özveriyle koromuzu çalıştıran Şefimiz Mert Tataş’a, müzisyenlerimize ve tüm koro üyelerine, özellikle bizleri bir araya getirme inceliğinde bulunan sevgili dostum Nihat Özdal’a ve Gazipaşa’nın duyarlı kaymakamı Selami Korkutata’ya sonsuz teşekkürler… Bu yolculuğun adı sanattı, ama taşıdığı yük insanlık onuruydu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER