Türkiye, yer aldığı deprem kuşağı nedeniyle, deprem kültürünün her alanda entegre edilmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Bilim Akademisi Üyesi ve yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, deprem bilincinin toplumsal düzeyde yaygınlaştırılmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Görür, deprem eğitimine ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak, bu bilincin sadece afet anıyla sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti.
Deprem eğitimi anaokulundan başlamalı
Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’de deprem eğitimine yeterince önem verilmediğine dikkat çekerek, Japonya’nın uyguladığı sistemi örnek almanın önemine değindi. Görür, Japonya’da deprem eğitiminin anaokulundan başlayıp, bireylerin yaşamlarının her döneminde sürdüğünü söyledi. “Japonya’da insanlar, küçük yaşlardan itibaren deprem konusunda eğitim alıyor ve bu, bir yaşam pratiği haline gelmiş durumda. Bizim de bu bilinci toplumun her kesimine yaymamız gerekiyor,” ifadelerini kullandı.
Eğitim her alanda ve her yaşta yaygınlaştırılmalı
Görür, deprem kültürünün yalnızca okullarla sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çizdi. Deprem bilincinin, toplumun her alanında ve her yaşta yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. “Okullarda ders olarak verilmeli, ama bununla da yetinilmemeli. Otobüslerde, metrolarda, alışveriş merkezlerinde ve reklam panolarında deprem hazırlığı ile ilgili içerikler sürekli gösterilmeli. Bu tür içerikler insanlara korku değil, bilinç kazandırır,” diyerek, kamu alanlarının da bu sürece aktif şekilde dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.
Deprem kültürü olan korkmaz, hazırlıklı olur
Afetlerin toplumları sadece fiziksel değil, psikolojik açıdan da etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Görür, deprem kültürüne sahip toplumların afetlerle daha sağlıklı başa çıkabildiğini belirtti. “Depremden korkmak doğaldır, ancak onu anlamak ve ne yapılacağını bilmek, korkuyu azaltır. Eğer bir halk, deprem kültürüne sahipse, panik yapmaz. Hazırlıklı olur, doğru davranır ve hayatını korur,” şeklinde konuşarak, hazırlıklı olmanın önemine dikkat çekti.
Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamaları, Türkiye’deki deprem kültürünün güçlendirilmesi için toplumun her katmanında bilinçlendirici çalışmaların yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Deprem, sadece bir afet değil, her an her yerde karşılaşılan bir yaşam pratiği haline gelmeli. Bu bilinçle, hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha sağlıklı bir toplum oluşturmak mümkün.