Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye’de rüzgar enerjisi atağı : 10 yılda rekor büyüme

Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü, son 10 yılda yüzde 177 artarak 13 bin 376 megavata ulaştı. Artan yatırımlar, çevreci politikalar ve teknolojik yenilikler, ülkeyi yenilenebilir enerji liginde üst sıralara taşıyor.

Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü, son 10 yılda yüzde 177

Rüzgar enerjisinde 10 yılda büyük atılım
Türkiye’nin rüzgar enerjisi sektöründe son 10 yılda yaşanan gelişmeler, enerji dönüşümüne dair önemli ipuçları sunuyor. 2016 yılında 4 bin 822 megavat olan kurulu güç, 2025 itibarıyla 13 bin 376 megavata yükseldi. Bu artış, yüzde 177 gibi dikkat çekici bir orana karşılık geliyor.

Rüzgar santralleri artık Türkiye’nin her bölgesinde
Türkiye’de ilk rüzgar enerjisi santrali 1998 yılında İzmir’in Çeşme ilçesi Germiyan bölgesinde faaliyete geçti. O tarihten bu yana artan yatırımlarla birlikte ülkenin 7 coğrafi bölgesinde rüzgar enerjisi santralleri kurulmuş durumda. Coğrafi çeşitliliğin artması, enerji üretiminin sürekliliğini destekleyen bir unsur haline geldi.

Talep arttı, teknoloji gelişti, destek politikaları devrede
Son 10 yıllık büyümede üç temel unsur ön plana çıkıyor: Yenilenebilir enerjiye artan talep, rüzgar türbinlerinde yaşanan teknolojik ilerlemeler ve devlet destekli teşvik politikaları. Bu dinamiklerin bir araya gelmesi, rüzgar enerjisinin Türkiye enerji portföyündeki payını önemli ölçüde artırdı.

Küresel enerji krizi sonrası rüzgarın yönü değişti
1973 yılındaki petrol krizinden sonra tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi arttı. Ancak 1980’lerde petrol fiyatlarının düşmesiyle bu ilgi azaldı. 1990’lardan itibaren ise çevresel hassasiyetlerin artmasıyla yenilenebilir enerji yeniden önem kazandı. Rüzgar enerjisi, bu dönüşümün lokomotiflerinden biri haline geldi.

Türbin teknolojisinde yaşanan ilerlemeler enerji maliyetlerini düşürdü
Yeni nesil rüzgar türbinleri, artık daha az alanda daha fazla enerji üretme potansiyeli sunuyor. Bu gelişme, rüzgar enerjisini maliyet açısından geleneksel santrallerle rekabet edebilir bir noktaya taşıdı. Aynı zamanda çevresel etkilerinin düşük olması, bu kaynağı sürdürülebilir enerji çözümleri arasında öne çıkarıyor.

“Son 10 yılda rüzgar sektöründeki zorluklar aşıldı”
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Başkanı Alper Kalaycı, son 10 yılda rüzgar enerjisinde yaşanan büyümeye dikkat çekerek, yıllık ortalama 1000 megavatlık bir kurulum hızına ulaşıldığını belirtti. Önceki 10 yıla kıyasla bu hızın yaklaşık 3 kat arttığını ifade eden Kalaycı, sektörün birçok yapısal sorunu aşmayı başardığını vurguladı.

2035 hedefi için süper izin süreci kritik
Kalaycı’ya göre, 2035 yılına kadar 38,1 gigavatlık karasal rüzgar enerjisi hedefine ulaşılabilmesi için yıllık kurulum hızının 2 bin 300 megavata çıkarılması gerekiyor. Bu noktada, yatırımcıların karşılaştığı bürokratik engellerin azaltılması, yani “süper izin” süreçlerinin hızlandırılması, kritik bir öneme sahip.

Şebeke altyapısında iyileştirme çağrısı
Rüzgar enerjisinin daha fazla yaygınlaşması için sadece izinlerin değil, aynı zamanda şebeke altyapısının güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kalaycı, mevcut enerji iletim sisteminin yeni kapasiteleri kaldırabilecek hale getirilmesinin şart olduğunu vurguladı. Böylece üretilen temiz enerji, ulusal şebekeye daha etkin biçimde entegre edilebilecek.

Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli, sadece mevcut yatırımlarla sınırlı değil. Teknolojinin ilerlemesi, devlet politikalarının kararlılığı ve özel sektörün dinamizmiyle birlikte bu alan, önümüzdeki dönemin enerji stratejilerinde kilit rol oynamaya aday.