Birey ya da bireyin toplumsal psikolojisi ve edebiyatı ortaklayan en önemli husus; her ikisinin de canlı doğasını kaşıyor olmasından ileri gelmektedir. Görsel sanatlar ve edebiyatın da insanın bir yaratımı olduğu varsayımından yola çıkarak; gerek roman, gerek görsel sanatlarda yaratılan karakterlerin her birinin psikolojik bir tahlil yaratabildiğini görmekteyiz. Zira her karakter, uzandığı gerçeğin çalkantılarından; politik travmalarından, aile ve birey olarak yaşadığı sorunlardan beslenmektedir.
Yazar realitenin ona verdiği maddeleri, duygu, irade ve duyumsamalarına uygun bir şekilde işleyen, itici kuvvettir sadece. Bu bağlamda, yaratmaya çalıştığı eseri oluşturabilmek için önce hayatı, toplumu ve bunların uslanmaz çarkı bireyi; arzu, irade ve düşüncesine göre şekillendirir.
Tabii ki bunu yaparken her türlü ahlaksal çakışıklığı, iğrençliği, dile gelmeyen kırılmaları; en karanlık köşelerine kadar didikleyip gözler önüne serer. Bana sorarsanız yazar için amaç sağaltım değil, değişimdir. Avuçlarındaki karakterler yoluyla dünyayı değiştirme kurnazlığıdır…
Birey, otoriteyle aile sınırları içerisinde tanışmakta, ailedeki bu otoriteye ilişkin izlenimlerini, siyasal ve toplumsal yaşama, kısmen ya da tamamen aktarmaktadır. Bu kırılgan durum, çoğu zaman bilinçli ya da bilinçsiz bir faaliyet olarak da gelişebilir.
Her iki seçenekte de birey çaresizdir. Zira her iki seçenekte de toplumsal bir varoluşun seçim kanunlarından etkilenmektedir. Gerek sıkı sıkıya sarıldığı ailesel bağ olsun, gerek yelkenleri yakıp avuçladığı düş olsun, ona dayatılan bilinçli imge bombardımanına tav olmaktan kurtulamayacaktır.
Endüstriyel metal yığınları, tüketici kalıpları, bilişim kurnazlığı, iletişim yamyamlığı ve özellikle bireyi bir kasırga gibi yaran internet sarmalıyla baş başa kaldığında birey, yapacağı hiçbir seçimin kendine ait olmadığını fark edip, gerçeğin akıl almaz çıkmazını, düşle çözme yoluna adım adım sürüklenecektir.
Bundan sonraki süreç, sunulmak istenilen planlı imgelerin bireye, fırsatını buldukça bireyin onlara çelmeler sektirip avunmasından ileri gidemeyecektir. Bu bağlamda sanal gücün hükümranlığında aradığını, klavye tuşlarında bulan genç birey; romanlarımızın ve gerçek yaşantımızın en çaresiz karakteridir aslında…
Genç bireyde bir şekerleme gibi beliren sınırsız sanal güç, kendisine dayanak gördüğü klavye kardeşliği, çarpıklaşan doğal güdülerin çığlığını açığa çıkarmakta her zamankinden daha cömert davranacaktır. Bu sanal sarmalın düşsel çemberinde dolanan genç birey; olması gereken etik yaşam, ya da ahlaksal karmaşalar sarmalında, kontrolünü kaybettiği gerçeğin çırpınışıyla tükenecektir.
Seçim Gündemi
CHP’nin adayını açıklamasıyla partilerin Cumhurbaşkanı adayları netleşti nihayet…
95 yıllık Cumhuriyet, şu ana kadar altmışın üstünde hükümetle tanıştı…
Muhtarlık, belediye, milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri…
Alkışlamak, onaylamak, şahlanmak, kitleyle coşup kitleyle savrulmak
Olumlu ya da olumsuz her gelişmenin kanıksandığı
Ucunda ödüllerin, seçim mükâfatlarının yüceltildiği süreçler
İttifaklar, yüz bin imza ve dahası
Her şeye rağmen oy kullanma vakti
Sağlıklı bir zihinle, sağlıklı bir düşle, sağlıklı bir ülkenin geleceğine uzanma vakti
Umarım her şey güzel olacak…
YORUMLAR