Bireyin kırılganlığı, direnci, çelişkisi, mücadele ve yenilgileri…
Roman karakterlerinin yolculuğu, her birey gibi dar bir patikanın engebeleriyle dolu…
Akla ilk gelen Raskolnikov karakteri…
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 1866’da yayımlanmış Suç Ve Ceza adlı eserinin sıra dışı karakteri…
“Kendi kendimi yiyip bitiriyorum, acı çektiriyorum kendime. Üstelik ne yaptığımın da farkında değilim. Dün de, önceki gün de, ondan önce de hep kendi kendime işkence ettim. İyileşeceğim ve artık kendime acı çektirmeyeceğim. Ama ya bir de iyileşemezsem? Tanrım! Bütün bunlardan öylesine bıktım ki…”
Toplumun öğütücü avuçlarında ezilip un ufak olmak…
Raskolnikov yokluk içinde yaşayan bir hukuk öğrencisidir… İyice hırpalanmış küçücük odasında sıkıntılarla baş etmenin yollarını aramaktadır… Kırılgan bir yaşamın en keskin ve en yoksul döneminde eşyalarını satmak zorunda kaldığı bir kadın ve işlenen cinayet…
Pip karekteri ve Büyük Umutlar
Ömrünüzdeki sayılı günlerden bir tekini yaşanmamış sayalım… Kaderinizin akışı kim bilir ne kadar farklı olurdu? Bu satırları okurken bir an durun, yaşamanızı saran o uzun zinciri düşünün…
1861 yılında basılan Büyük Umutlar’da, Charles Dick¬ens, XIX. yüzyıl İngiltere’sinin bir köyünde acılı bir çocukluk yaşadıktan sonra esrarengiz bir mirasa konan Pip karakterini işler…
Toplumun ikiyüzlülüğü ve para hırsını gözler önüne serer. Paragöz ve ayrımcı bir toplumda yaşamanın zorluklarını, bireyin düşkünlüğünü en ince anlatımla karakterine yansıtır…
Gregor Samsa ve Dönüşüm
Franz Kafka’nın 1915 yılında yayımlanan eseri ve Gregor Samsa…
Kendine yabancılaşmak nasıl bir sesle karşılık bulur acaba? İnsan neleri işitir veyahut neleri işitmez? Bir sabah uyanır ve kendinizi tanıyamazsanız aynaya bakmanın bir anlamı yok… Azman bir haşereye dönüşmek nasıl bir duyguysa artık…
“Fakat soğukkanlı düşünerek yapılacak bir hareketin, çaresizlik içinde yapılandan daha iyi olacağını biliyordu…”
Sık sık bunaltıcı düşler gören Gregor Samsa, bir gün uyandığında dev bir böceğe dönüştüğünü görür. Bu bir rüyamı? Hızla doğrulur, gözlerini ovmak ister ama yaşadıkları rüyaya benzemiyor…
John Steinbeck’in 1937 yılında yayımlanan eseri Fareler ve İnsanlar
“Birlikte dolaşan insanlara çok rastlanmaz. Nedendir bilmem. Şu kör olası dünyada insanlar birbirinden korkuyorlar belki de ondan…”
Birbirine zıt karakterli mevsimlik işçi, George Milton ve Lennie Small’un büyük bunalım sırasında Kaliforniya’da yaşadıkları trajik olayları anlatır. Hayalle ve umutla yaşamak… Gerçekleşeceğine inandığımız bir canlılık hali… Zihinde aralanan özlemler…
Jack London ve Martin Eden
“Bu acı ölüm değildi, sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, bu insanı yasa boğan his…”
Jack London’un öz yaşamsal öğeleri barındırdığı en keskin romanı…
Bireysel mücadelenin, umudun, başarısızlığın ve çatışkıların üzerine yazılmış en güçlü metinlerden biri…
Bülbülü Öldürmek
Harper Lee’nin 1960 yılında basılan bu eserinde, 1930’lu yılların Alabama’sında siyahi bir adam haksız yere öldürülür. Olay kurgusu Scout Finch’in gözünden anlatılır…
“Kaldı ki insanlar kendilerinden daha bilgili biriyle bulunmaktan hoşlanmazlar. Bu sinirlendirir onları. Doğru konuşarak onları düzeltemezsin…”
Murad DEMİRKOL
YORUMLAR