Sahip Olmak ya da Olmak adlı eserinde Erich Fromm şöyle yazar; “Doğa düşmanlığı zihnimizi öylesine kör etmiş ki, doğal kaynaklarının da bir sonu olduğunu ve bir gün tükenebileceklerini; ayrıca doğanın bu tutuma karşı kendini savunabileceği gerçeğini bir türlü göremiyoruz…”
Yapılan araştırmalara göre, dünyadaki on bine yakın kuş türü
Balıkların dörtte biri
Bitkilerin dörtte biri yok edilmek üzere…
Zirai ilaçların kullanımı ve tarımdaki sorunlar…
Buzulların %20’ye yakını eridi…
%40’ı inceldi…
Oysa insanın doğayla uyum içinde yaşadığı bir gelecek mümkün olmalı…
Birleşmiş Milletler raporlarına göre 1,1 milyar insan temiz içme ve kullanma suyundan yoksun, Her yıl yaklaşık 5 milyona yakın insan temiz su kullanamamaktan dolayı hastalıklardan hayatını kaybediyor.
Yapılan tahminlere göre 20 yıl sonra dünya nüfusunun 1/3′ü şiddetli su sıkıntısı çekecek. 2040 yılında dünyanın büyük kısmı çöl haline gelecek. 2032 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %40’ı susuz kalacak.
Aşırı avlanma ve çevresel etiklerin birleşimi sonucu su altındaki hayat tehlike altında
Her yıl yaklaşık 8 milyon plastik denizlere karışıyor!
Sürdürülebilir olmayan balıkçılık faaliyetleri, plastik atıklar, kimyasal kirlilik, kıyıların hızlı bir şekilde yapılaşması, canlı türlerinin de çarpıcı bir şekilde azalmasına neden oluyor.
Dolaysıyla kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde yaşanan sorunlar…
Suya ve gıdaya erişimde sıkıntı…
Afetler, can ve mal kayıpları…
*
Uğur Mumcu…
Yaşam boyunca gerçeklerin izinde olmak…
Gerçekleri halka anlatabilmenin o dingin hali…
Yazıları ve araştırmaları, bilginin bilinçle yoğrulmasının en belirgin örneklerinden…
Kendini, özgür araştırma ve elde ettiği sonuçlarla toplumu aydınlatmaya adamış gazeteci yazar…
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Nazım Hikmet için yazdığı ve Zülfü Livaneli’nin bestelediği dizelerin canlılığı gibi;
“Şu sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir dilleri…”
Ömrü boyunca toplumun aydınlığı ve geleceği için yazdı…
Özlemle…
*
Enver Ercan iki yıl önce aramızdan ayrıldı…
Hayatı bir hece işçiliğinin sınırında yaşamak nasıl bir şey?
Hayal, ses ya da sizi inadına uyandıran kaygılı bir ritim…
Hecenin göreviyle, şairin görevlendirilmesinin kesiştiği noktayı bulup işaretlemeli.
Çünkü hece işçiliği, damak tadını ekşiterek yola koyulur…
Gaz lambasının sarımtırak rengiyle yaklaşır.
Zamanın aleyhine işlediği o daracık patikayla ürperir…
“Bende bulduğun benim de aradığımdı
sarmaşıp inceldiğimiz o nokta
hadi tut elimden gezdir sokaklarını
ansızın yakalan sağnağıma…”
Dergi sayfalarına adanmış bir yolculuktur Enver Ercan…
Murad DEMİRKOL
YORUMLAR