“Yarın ne olur bilirim ben
Bahar gelir, otlar büyür…” Arkadaş Zekai ÖZGER
Modern toplum, hemen her şeyle ilgili gün tanımlaması yaparken, kendi kısa vadeli yaşamına yamadığı doğayı, hızla tahrip eder…
Ormanlar kesiliyor,
Sulak alanlar kurutuluyor,
Mercan kayalıkları kazılıp yok ediliyor,
Bilinçsiz avlanmayla denizler kurutuluyor
Tarım alanları aşınıyor…
Şehirler betonlaşmaya terk ediliyor…
Çıkar ve sermaye güçlendikçe, çevreye ve yeşile verilen tahribat katlanarak büyümeye devam ediyor. Dünya nüfusu hızla büyürken, doğa aynı oranda kirleniyor. Ve buna bağlı olarak biyolojik çeşitliliğimiz gittikçe azalıyor.
22 Mart Dünya Su günü olarak kabul edilmiş edilmesine lakin doğamızdaki kirlenme zamanla daha da genelleşmiştir: bu kirlenmeden dolayı yeraltı suları, dereler, ırmaklar, denizler ve dolayısıyla soluduğumuz hava, yediğimiz yiyecek bile bu durumun kasvetli çemberine hapsolmuştur.
Garrett Hardin’in 1968 yılında yayınladığı The Tragedy of Commons (ortak malların trajedisi) isimli makalede, “herkesin kullanımına açık kamusal mallarda (deniz, akarsu, göl ve benzeri) insanların yakın gelecekte elde edecekleri kazançları üzerinden harekete geçtiklerini ve bağlı bulundukları grup içindeki diğer insanlardan da etkilenerek yanlış kararlar aldıklarını ortaya koymuştur…”
Birleşmiş Milletler raporlarına göre 1,1 milyar insan temiz içme ve kullanma suyundan yoksun, her yıl yaklaşık 5 milyona yakın insan temiz su kullanamamaktan dolayı hastalıklardan hayatını kaybediyor ve 20 yıl sonra dünya nüfusunun 1/3′ü şiddetli su sıkıntısı çekecek. Yapılan tahminlere göre 2040 yılında Dünyanın büyük kısmı çöl haline gelecek. 2032 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %40 si susuz kalacak.
Noam Chomsky’e göre “Birçok şirket sorumsuz ve açgözlü davranışlarını ekolojik sürdürülebilirlik hareketine destek süsü verdikleri sosyal sorumluluk projeleri ile üniversitelere ve araştırmacı kurumlara sağladıkları maddi destekle örtmeye çalışmaktadır. Bunun önüne geçmek için her bireyin üzerine düşen sorumluluğu alması, çevre politikaları üzerine bilinçlenmesi ve doğayı korumak adına elinden geleni yapması gerekmektedir…”
Gazetelere yansıyan bir haber, duyarlı bir kuşağın önünü açabilir umarım. “Finlandiya’da düzenlenen ve 36 ülkenin katıldığı yarışmada, Van Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencisi Gürkan Kılıç’ın okulun kimya öğretmeni İzmirli Rahel Yıldırım’la birlikte yaptığı suyun kirlilik oranını tespit eden ‘Robotik yazılım’ projesi, binlerce proje arasında ‘Nature and Environment’ (Doğa ve Çevre) kategorisinde finale kaldı. Kimya öğretmeni Rahel Yıldırım, saklama kabı ve pet şişelerden yapılan cihazın katı atıkları ve kirliliği suda tespit edip, sesli bir şekilde çağrı verdiğini söyledi.
21 Mart Dünya şiir gününü geride bıraktık…
İnsanın ve insanlığın belirli günlerle anıldığı bir çağda, acılarla arkadaş olmuş bir şair fısıldıyor bize…
1948’de Bursa’da doğmuş Arkadaş Zekai Özger… 25 yaşındayken, yani yolun yarısına henüz 10 yıl varken ayrılmış aramızdan…
“Burnum duymuyor ama seni
uslanmış ıtır kokusunu da duymuyor
benim burnum
benim burnum
vahşi dağ çiçekleri, bozkır gülleri ve devedikenlerinin
kırları genişleten halk kokusuyla yanıyor…” diye yazmış “Kan Reçetesi” adlı şiirinde…
Murad DEMİRKOL
YORUMLAR