Geçmişe, geleceğe ve hatta hiç beklemediğiniz bir anda sizi yeniden sınayacak kırılmalara seslenmeli…
Mouse işaretçisinin beğen takıntısına boyun eğmeden…
Sanal dünyanın atıp tutan öfkesine hiç…
Çağın yok eden hırsına özellikle,
Daha bağımsız…
Doğaya daha yakın, canlıya daha sıcak, daha insan…
“Yaşamlarını başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara boğuldu….” Martin Eden, Jack London
Görüntüyle gerçek birbirine ne vakit karışsa; yaşamak ve umut üzerine öykünen kurbağanın, büyük bir gayretle, kulenin tepesine çıkışını anımsamalı belki…
Birdenbire çürüyen bir derinin varoluşsal çığlığından söz etmek.
Sahi geçmiş nedir ki?
Bellek nedir?
Şiddet, kaygı, ya korkularımız…
“O hâlde, insan kalmaya bak. Temel mesele, insan olmak… Bu ise kararlı, dürüst ve neşeli olmak demek, evet, herkese ve her şeye rağmen neşeli olmak…” Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, John Berger
Tüm gezegeni görüntüye indirgeyen bu ağ, bu boyut, bu karakterler kumpanyası…
Daha iyisini veya daha kötüsünü konuşanlar…
Daha iyisini düşlediğini sananlar…
Ekranları kaplayan boy boy grafikler,
Borsa ve ekonomi haberleri…
Küresel çatışkılar,
Sözde uzmanlar,
Sözümü bitirmedim diye yüklemi ve özneyi unutanlar…
“Biri ötekine anlatıp durur, ötekinin duyup duymadığının ya da anlayıp anlayamadığının hiç bir önemi yoktur. Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya, önemli olan budur işte. Karşındakinin dinleyip dinlememesinin hiç ama hiç önemi yoktur…” Fareler ve İnsanlar, John Steinbeck
Zihinsel bir elek, irili ufaklı birçok anıyı yok ediyordu sanki.
Acı verici bir süreklilik bu
Farkında olmak ya da soyutla somutun ikileminde yaşanan bir iz düşüm hali…
Bireyin ve özellikle doğanın toplum eliyle örselendiği bir çağ
Yüzümüze her daim sırnaşan bir endişe…
“Hata yapma ya da başkalarını mutsuz etme kastı olmadan da hata yapılabilir ve üzüntü verilebilir. Düşüncesizlik, başka insanların duygularına karşı dikkatsizlik, kararsızlık da aynı işi görür…” Gurur ve Önyargı, Jane Austen
İnsan hep şimdiki zamanda mı yaşamalı?
En nihayetinde yazar, çağının tanığı olmalı fakat çağının toplumsal kısırlığına sırnaşmayan bir tanışıklıkla.
Toplumdan önce bireyin sesiyle buluşmalı.
Doğanının ve canlılığın acısına duyarlı…
Çünkü bir kara parçasını şehir yapan şey, yükselen binalar ve uğuldayan insanların karmaşasından ibaret değildi…
“Bilim yalnızca insanın yapması gerekeni ya da yapabileceğini bilmesinden ibaret değildir. Yapabileceğini ama belki de yapmaması gerekeni bilmesinden ibarettir…” Gülün Adı, Umberto Eco
Murad DEMİRKOL
YORUMLAR