Kendimizde olmayana sadık olmak ya da kodlanmış bir gelecek…
Eşitsiz bir yaşamın sayıkladığı hiçlik özellikle…
Çağrışımlarımızın bir çembere sıkışık vaziyeti ve dahası…
Hangi sözcük kendinden fazlasıyla anılır ki,
Hangi hız yaşamın onarılmaz ritmiyle anılır?
Hangisi gerçek ya da hangisi zaman…
Hemen her güne popüler etiket yükleyen yaşam, hemen her günün gerçekliğini ıskalamaya devam ediyor…
Savaşı heyecanla konuşan unvanı bol ekran yüzleri
Haritalar, kıyaslamalar
Acıyla büyüyen programlar
Mutluluk barındırmayan bir yerkürenin geçmişiyle çatışık toplumları için gelecek ne kadar pembeyse artık…
Çok çabuk tüketilen zamanın, çok çabuk unutulan acıları mesela…
Ve her toplum gün geçtikçe kendi hikayesine acıyor…
Her çocuk kendi hikayesini büyütüyor
Aslında Erving Goffman, toplumsal hayatı sahnelenen bir tiyatroya benzetir…
“Bireyleri sahne önü ve sahne arkasında roller sergileyen maskeler…” olarak tanımlar
İkna edici görsellerin etkisini olabildiğine sunmak diyordun ya belki o…
Ne yana baksak reklam panosu, ünvanlar, etiketler ve acılardan beslenen imza kuyrukları…
Kocaman resimler, koca koca harfler, alkışlar, beğeniler…
Aynanın ışınla kesiştiği anın tesadüf olmayan parıltısı daha çok…
Çünkü bu çağ o kadar kurgu ki, yarıkürenin bir yanı ışıltılı bir başka yanı ise, hiç…
Hemen her şey bir etiket üzerine kurgulanmış… Bir çeşit gelişmişlik oyunu, bir çeşit nema veyahut gündem kotarma…
Oysa toplumların alkışı kimi iyileştirdi ki, zamana anlam katsın…
Sanata ya da gelişime…
Çünkü çağ, hemen her şeye atfedilen gün ve hemen her güne tanımlanan anlamlarla, kalabalıkların vicdanını rahatlatmaya çalışırken, dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan biri çocuk işçi olarak çalışıyor.
Ve dünyaya gelişmişlik hissi vadeden kâr düşüncesi, bu işçilikten en büyük payı az gelişmişlerden sağlıyor…
Bugün dünyada oyun oynamak yerine çalışan 300 milyondan fazla çocuk olduğu tahmin ediliyor…
Resmi verilere göre dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan birisi çocuk işçi olarak çalışırken,
Az gelişmiş ülkelerde bu oran her 5 çocuktan birine kadar yükselebiliyor.
Bu çocukların bazıları, sağlıklarına, güvenliklerine ve bedenlerine zarar verebilecek tehlikeli işlerde çalışıyor…”
Sermayeler karlarını artırmak için maliyetleri düşürmeye çabalarken, tüm gelişmiş ülkelerin tedarik zincirlerinde “çocuk işçiliği” dikkati çekiyor.
Uzmanlar, kahve, kakao ve diğer pek çok ürünü üreten kırsal topluluklardaki sefalet ve çocuk işçiliğinden en büyük mali yararlanıcıların gelişmiş ekonomiler olduğunu açıklıyor…”
Ve elbette savaşlar
Çocuk savaşçılar…
Çocuk göçmenler
Yoksulluk ve dahası…
Mutluluk barındırmayan bir yerkürenin geçmişiyle kavgalı bireyleri için gelecek ne kadar pembeyse artık…
Çok çabuk tüketilen zamanın, çok çabuk unutulan zikzakları mesela…
Sonra yıldızlar
Galaksi
Evren…
Umut tükenmiyor elbette…
Estetik, merak ve keşfetme sabırsızlığı
Sahi şehirler mi insanı sağaltır, insanlar mı yoksa?
Bunu kaç kez daha sormuştun bilmiyorum…
Yazar mı okuyucuyu anlamlı kılar, imza kuyrukları mı?
YORUMLAR